EKiPLeRiN MeKaNı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
PortalAnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 EVRİM TEORİSİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
--$üqrü--
SiTe SaHiBi
SiTe SaHiBi
--$üqrü--


Erkek
Mesaj Sayısı : 263
Nerden : --GİRESUN--
Mood : EVRİM TEORİSİ Sinsi10
Cinsiyet : EVRİM TEORİSİ Male10
Kişisil ileti : Yok..
Takımınız : EVRİM TEORİSİ Gs11
Paylaşım :
EVRİM TEORİSİ Left_bar_bleue100 / 100100 / 100EVRİM TEORİSİ Right_bar_bleue

Güç :
EVRİM TEORİSİ Left_bar_bleue100 / 100100 / 100EVRİM TEORİSİ Right_bar_bleue

Tecrübe :
EVRİM TEORİSİ Left_bar_bleue100 / 100100 / 100EVRİM TEORİSİ Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 13/02/08

EVRİM TEORİSİ Empty
MesajKonu: EVRİM TEORİSİ   EVRİM TEORİSİ EmptyCuma Nis. 18, 2008 4:20 pm

EVRİM TEORİSİ

Henüz 150 yıllık bir geçmişi olmasına rağmen tüm dünyayı sarsan, bilim alanında belki de bilim tarihinin en büyük ayrılıkların, en büyük tartışmaların olmasına yol açan bir biyolojik teori… Acaba aslında sadece bir biyolojik teori mi yoksa içerdiği konular itibariyle hem felsefim, hem sosyal, hem politik, hem antropolojik, hem arkeolojik, hem dinsel bir teori mi? Aslında bu "hem" lebi çok rahat çoğaltabiliriz. Çünkü evrim teorisi öyle bir teoridir ki toplumun içinde insan olan her alanını etkilemiştir. Her bilim dalı bu teoriden kendine bir pay çıkarmış ve kendini bu teoriyi ispatlamaya veya çürütmeye adamıştır. Öyle ki internetteki herhangi bir arama motoruna "evrim" ve "teori" seklinde iki sihirli kelime yazdığınızda belki de binlerce sayfa, binlerce farklı görüş, binlerce farklı iddia karsınıza gelecektir. Ancak bu sayfalar, bu görüşler ve bu iddialar ringin iki zıt kösesine çekilmiş iki boksör gibi evrimi destekleyenler ve desteklemeyenler diye iki gruba ayrılmışlardır ve bu iki grup boksörlerin yapması gerektiği gibi sert yumruklarla iddialarını karsı tarafa yönlendirmişlerdir, ve içinde yasadığımız su günlerde de hala yönlendirmektedirler ve iddia ediyorum yıllar sonra da bu iddiaları birbirlerine yönlendiriyor olacaklardır. Çünkü bu birazdan asagida açiklamaya çalisacagim evrim teorisinin özünde var olan bir özellikten kaynaklanmaktadir.
Iste bu sizlere belki uzun gelecek yazida, her ne kadar internetteki 10 siteden birinde anlatilmis olsa da, ben de evrim teorisini en basit yönleriyle anlatmaya çalisacagim. Ancak at gözlügü takmis kisilerin kaliplasmis düsünceleri ile illa ki bir taraf tutarak degil de objektif olarak evrim teorisinin tarihinden baslayarak nasil ortaya atildigini, büyük jön Charles Darwin'in görüslerini ve büyük yardimci Dogal Seçilim ilkesini ve bu teoriye karsi olan iddialari anlatmaya çalisacagim. Bunlari yazarken de bir çok kitap ve ansiklopediden yararlanirken elbette ki Charles Darwin'in büyük yapiti "Türlerin kökeni" adli kitabini da sik sik kullandim. Ancak tekrar hatirlatmak da fayda görüyorum objektif bir yazi olusturmak için kimi yerde Darwin'in ve Darwinistlerin ve kimi yerde de Antidarwinistlerin iddialarini aynen aldim. Bu yüzden bu görüslerin burada yeralmasinin benim herhangi bir taraftan oldugum intibasini vermesini istemiyorum ve sözlerimi noktaliyorum.

EVRIM TEORISININ HIKAYESI
-Ilk iddialar:
Dünyada yerlesmis her medeniyet dünyanin, insanlarin, ve diger canlilarin orjinleri hakkinda kendilerine göre teoriler üretmeye çalismislardir. Geleneksel Hristiyanlik ve Yahudilik dünyasi canliligin kaynagini ve bu canlilarin çevreye adaptasyonlarini saglayan kanat, solungaç, el gibi organlari her seye gücü yeten Tanriyla bagdastirmislardir. Ilk Çag Yunanistan'inda ise filozoflar yaratilisla ilgili kendilerine göre efsaneler üretmislerdir. Anaximander hayvanlarin bir türünün tamamen diger türüne dönüsebildigini öne sürerken, Empedocles ise bir hayvan türünün kendinden önceki türlerde bulunan bir çok kismin bir kombinasyonu olabilecegini speküle etmistir. Öbür yanda ise Gregory Nazianzus ve Augustine ise bütün bitki ve hayvan türlerinin Tanri tarafindan ayni anda yaratilmadigini öne sürmüs, bazilarinin Tanri'nin yarattigi diger türlerden zaman içinde gelistigini öne sürmüstür. Bu öne sürdükleri iddiaya dayanaklari biyolojik degil daha çok dinsel idi; eger tüm türler bir anda yaratilmis olsalar idi, bu türlerin her birinden birer tanesini bile Nuh'un gemisine yerlestirmek imkansiz bir sey olacakti ve bu yüzden hepsi yok olacak idi, bu bakimdan bu iddiaya göre bazi türler Nuh Tufanindan sonra hayata gelmislerdir.
Canlilarin dogal süreçler sonucu degisebilecegi düsüncesi OrtaÇag'da Hristiyan dinbilimcileri tarafindan hiç bir zaman incelenmemistir, ancak aralarinda Albertus Magnus ve onun ögrencisi Aquinas'in da bulundugu bir kaç arastirmaci uzun tartismalar sonucu, kurtçuk ve sinek gibi canlilarin bir parça etten üreyebildigini öne sürmüslerdir ve bunun Hristiyan kaliplasmis felsefesiyle bagdasmadigini göstermislerdir. Ama daha sonra bu arastirmacilar gözlemlere dayanan bu iddialarini bilimadamlarina bunlarin gerçekten olup olmadiginin incelenmesi için devretmislerdir.
Büyük bir kisminin "insan gelisiminin" olusturdugu "Gelisim Düsüncesi"-the idea of progress- 18. yüzyil aydinlanmasinin merkez noktasi olmustur ve özellikle Fransa'da içlerinde Condorcet ve Diderot gibi filozoflarin ve Buffon gibi bilimadamlarin özellikle inceledigi noktalar olmustur. Ancak bu gelisim kavrami ilk baslarda evrim teorisi gibi bir teorinin hemen ortaya çikmasini saglamadi, aksine Pierre-Louis Moreau de Maupertuis gibi bilimadamlari bazi türlerin yok oluslarini veya ortaya çikislarini bilinen basit dogal sebeplere dayandirmistir. Öbür yanda Georges-Louis Leclerc adindaki zamanin en önemli dogabilimcisi ise türlerin ortak bir atadan türedigini siddetle reddetmis, organizmalarin çesitli organik moleküllerden anlik olaylarla türedigini ve bu organik moleküllerin kendileri arasindaki kombinasyonlarina göre çok farkli sayida ve çesitte türemis organizmalar olacagini ileri sürmüstür. Fizikçi Erasmus Darwin -Charles Darwin'in dedesi- "Zoonomia or the laws of organic life" adli kitabinda bazi evrimsel iddialarda bulunmustur, ancak bu iddialar gelistirilememis ve ilerki teorilere temel olamamistir. Isveçli botanikçi Carolus Linnaeus bitki ve hayvanlari hierarsik bir sistemde siniflandirmis ve bu sistemi günümüze kadar kullanilan bir hale getirmistir. Her ne kadar Linnaeus türlerin degismezligini öne sürse de, bu siniflandirma sistemi evrim teorisine temel olusturmada katkilar yapmistir. Büyük Fransiz doga bilimcisi Jean- Baptiste Lamarck ise aydinlanmanin ana noktasi olan canlilarin bir gelisim içinde oldugu düsüncesini kendine temel almis ve insani bu gelisim en yüksek formu olarak görmüstür. Lamarck'in 19. Yüzyilin baslarinda öne sürdügü bu düsünce evrim teorisinin ilk giris temel teorisi olmustur. Organizmalar bin yillarca en düsük formlardan en yüksek formlara dogru gelismislerdir, bu gelisme insanda dügüm olacak sekilde süregelmistir. Lamarck'a göre bir canli çevresine adapte olmaya çalisirken, modifikasyonlar süregelir, kullanilan bir organ veya yapi gelisirken, kullanilmayan bir yokolmaya baslar. Bu teoriye göre kullanilma veya kullanilmama düsüncesi kalitimsal idi ve bu düsünce daha sonra 20.yüzyilda çürütülene kadar "gerekli karakterlerin kalitimi" teorisi altinda var oldu. Her ne kadar bu teori yeni bilgilerin isiginda yok olsa da, Lamarck modernlesen evrimsel düsünceye çok önemli katkilarda bulunmus ve diger çalismalara temel olusturmustur.
SONUÇ: Evrim teorisi gerçekten de bir teori olarak hiç umulmayacak kadar ünlenen 19.yüzyilda tohumlanmis içinde yasadigimiz 21.yüzyilda destekleyenlerin yardimiyla koca bir agaç olan bir düsünce akimidir. Her ne kadar bu yaziyla ana hatlarina deginmeye çalistiysam da benim fikrimce evrim teorisi basli basina bir ömür üzerinde çalisilmasi gerekilen bir bilim dali olmaya aday bir konudur. Yine benim fikrimce bu teoriyi çürütmek veya desteklemek amaciyla daha öncelerde çok sik olusturulmus kaliplarla degil de bu konuya daha objektif olarak bilimsel çerçevelerde yaklasmak gerekmektedir. Çünkü belirli bir ideoloji ile yaklasilmaya, belirli yönlere çekilmeye çok müsait, çok esnek bir konu üzerine kurulmus bir yapiya sahiptir ve iste böyle çesitli yönlere çekilmesinden dolayi da su ana kadar çözülememis, hatta çok daha kördügüm olmustur. Her ne kadar kanitlarin olmayisi ve çok uzun bir süreye yayilan bir süreç olmasindan dolayi gözlenemeyisi böylesine bilimsel bir çerçevede yaklasilmaya engel olsa da bana göre denemek de fayda vardir. Bilimde çareler tükenmez diyelim ve yazima son noktayi koyalim, umarim benim dedigim olur ve bilim kazanir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.ekipler.tr.cx
 
EVRİM TEORİSİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
EKiPLeRiN MeKaNı :: •●((¯˚•._.• EĞİTİM •._.•˚¯))●• :: Ders Dökümanları :: Biyoloji-
Buraya geçin: